Ula ilçesinin bilinen tarihi M.Ö 2000 metinlerinde geçen Utima ve Ola isimlerinin antik dönem Idyma ve Oulais isimleriyle gösterdiği benzerlik sebebiyle günümüzden 4000 yıl öncesine dayanmaktadır. Yakın bölgelerde ele geçen daha erken verilerin bulunması sebebiyle ilçenin MÖ 2. binden önceki dönemlerde yerleşim görmüş olduğu büyük bir olasılık olmakla birlikte bölgede ele geçen en erken arkeolojik veriler MÖ 7.yy ve sonrasına işaret etmektedir. Devam eden süreçlerde kesintisiz yerleşim görmüş olan ilçede varlığı bilinen 6 antik kent bulunmaktadır. Kültürel açıdan hem antik çağlarda hem de sonraki dönemlerde büyük bir zenginliğe sahip olan bölgede hemen her alanda antikçağ ve sonrasına ait yerleşim izleri görülebilmektedir.
Anadolu’nun en eski çağlardan beri bölgede yaşayan halklarından birisi olan Karialılar günümüz Muğla ili ve yakın çevresinde yaşamışlardır. MÖ 2.bin metinlerinde Karkissa olarak geçen bu halk Mısır ve Yakın Doğu uygarlıklarıyla yakın ilişki içinde olmuş ve Hellen kültürünün oluşmasında öncülük eden pek çok mimari ve sanatsal üretim gerçekleştirmiştir. Oldukça uzun bir kıyı çizgisine sahip olmasıyla denizcilikte başarılı bir halk olan Kar’lar MÖ 6.yy itibarıyla Anadolu’nun tamamında olduğu gibi Pers idaresi altına girmiştir. Persler ile oldukça yakın ilişki içinde olan Karia’nın yerel yöneticisi olan Hekatomnos MÖ 4.yy başlarında Pers İmparatorluğuna bağlı Karia satrapı olarak görevlendirilmiştir. Hekatomnos ve çocuklarının idarede olduğu yaklaşık 70 yıllık süreçte Karia bölgesi altın çağını yaşamıştır. Pek çok yerleşim gelişmiş ve anıtsal yapılarla donatılmıştır. Büyük İskender’in Pers imparatorluğunu yenilgiye uğratması sonrasında bölge uzun bir süreçte İskender’in ardıllarının hakimiyet mücadelelerine sahne olmuştur. Bu dönem yine Rhodos’un karşı kıyısında yer alan yerleşimleri ticari bir sömürge olarak kullandığı dönemdir. Kedreai (Sedir Adası) doğrudan Rhodos’a bağlı bir kent olmakla birlikte İdyma, Kallipolis ve Thera’nın bağımlı kentler haline getirilmiş olduğu görülür. Roma imparatorluğunun bölgede hakimiyeti ele geçirdiği MÖ 1.yy sonrasında bölge tamamen Roma egemenliğinde kalmış olmakla birlikte her ne kadar Rhodos etkisi devam etmiş olsa da tüm çağlar boyunca Karia kültürünün yok olmadığı hem üretimlerinden hem de yerel dil olan Karca’nın kullanılmaya devam edilmiş olmasından anlaşılmaktadır. Bizans olarak da bilinen Doğu Roma imparatorluğu sürecinde yerleşimlerin devamlılık gösterdiği anlaşılmakla birlikte Akyaka’daki Bizans kalesi, Sedir adasındaki ve bölgedeki birkaç kilise haricinde yoğun bir Bizans yapılaşması görülmemektedir.